Cuma, Şubat 24, 2006

Gurbetçi Sinem ABD'yi fethetti

Gurbetçi Sinem ABD'yi fethetti
Türk asıllı Sinem adlı şarkıcı, ABD'de bir yıldız olma yolunda hızla ilerliyor. 26 yaşındaki Sinem'in "Now We Can Go To Sleep" adlı şarkısının klibi, ABD'de yaklaşık 30 müzik kanalında yayınlanıyor. Doğduğu Almanya'yı beş yıl önce terk edip ABD'ye yerleşen 26 yaşındaki şarkıcının, Ortadoğu ezgilerini caz, bossa nova ve popla harmanlayarak yeni bir tarz yarattığı için çok sevildiği söyleniyor. Anne ve babası piyanist olan Sinem, iyi Türkçe konuşamıyor. Fakat kendisiyle röportaj yapan gazetecilere her fırsatta Türk olduğunu söylüyor. Her yaz tatil için Türkiye'ye geldiğini söyleyen Sinem, 6 Mart'ta New York'taki Pianos adlı kulüpte ilk konserini verecek.

Sinem'in o güzel sesini dinlemek için:http://www.myspace.com/sinem adresine gidip istediğiniz şarkıya tıklayın.
Hakkında kısa kısa bilgi edinmek isterseniz http://www.sinem.net/ adresine tıklayın.


Perşembe, Şubat 23, 2006

Dkkt! SMS hsta edyr :(

Cep telefonunda çok mesaj, parmak ve bileklere zarar veriyor. Sadece İngiltere'de dört milyon kişinin, bu nedenle rahatsızlandığı söyleniyor

Gençler hastası...
İnsan hayatında iletişimin yeri hızla artıyor. Öte yandan, e-mail dahil yazıyla iletişim sağlayan yöntemlerin, ama özellikle cep telefonuyla mesaj yazmanın sağlığa zarar verdiği söyleniyor. Örneğin araştırmalar, sadece İngiltere'de yaklaşık dört milyon kişinin SMS yazmaktan dolayı fiziksel zarar gördüğünü gösteriyor. Özellikle gençler arasında hastalık haline gelen mesajlaşmanın, parmaklar ve el bileklerinde hasara yol açtığı bildiriliyor.

100 tane yazan var
İngiltere'de günde 93 milyon SMS gönderildiği, fazla mesaj yazmaktan parmak ve el bilekleri hasara uğrayan insan sayısının beş yıl öncesine oranla yüzde 38 arttığı ifade ediliyor. Araştırmalar, yine İngiltere'de nüfusun yüzde 12'sinin günde yaklaşık 20 mesaj yolladığını, yüzde 10'luk bir kesimin ise günde 100 SMS attığını gösteriyor. Üstelik mesajlaşma yönteminin, bağımlılık yaptığını iddia edenler de bulunuyor.


SABAH'TAN...

Pazar, Şubat 19, 2006

KURU TEMÄ°ZLEME REHBERÄ°



Yıkama ve sıkma



















































Makinede yıkanabilir

Giysinizi bu amaç için yapılmış bir makinede en sıcak su ile, deterjan
veya sabun kullanarak yıkayabilirsiniz.


Makinede yıkanabilir, soğuk

Kullanılan suyun başlangıç ısısı 30 dereceyi geçmemelidir.


Makinede yıkanabilir, ılık

Kullanılan suyun başlangıç ısısı 40 dereceyi geçmemelidir.


Makinede yıkanabilir, sıcak

Kullanılan suyun başlangıç ısısı 50 dereceyi geçmemelidir.


Makinede yıkanabilir, sıcak

Kullanılan suyun başlangıç ısısı 60 dereceyi geçmemelidir.


Makinede yıkanabilir, sıcak

Kullanılan suyun başlangıç ısısı 70 dereceyi geçmemelidir.


Makinede yıkanabilir, sıcak

Kullanılan suyun başlangıç ısısı 95 dereceyi geçmemelidir.


Makine yıkama, ütüsüz

Giysinizi düşük sıkma yapmadan önce soğuk çalkalama yaparak veya
soğuturak, ütüsüz saklamaya ayarlı olarak makinede yıkayabilirsiniz.


Makine yıkama, hafif ve hassas

Hassas ve narin giysilerinizi makinede hafif çalkalama veya kısa süreli
yıkama ayarlarıyla yıkayabilirsiniz.


Elde yıkanabilir

Giysinizi su, deterjan veya sabun kullanarak, hafif el hareketleriyle
elinizde yıkayabilirsiniz.


Yıkanmaz

Giysinizi güvenli olarak yıkamak için hiçbir işlem uygun değildir ancak
kuru temizlemeye verebilirsiniz.


Sıkma yapılmaz

Giysinizi sıkmadan, asarak veya sererek kurutun.



Çamaşır suyu
kulanımı

















Çamaşır suyuyla yıkama

İhtiyaç duyduğunuzda piyasada bulunan çamaşır sularından herhangi birini
kullanabilirsiniz.


Klorsuz çamaşır suyuyla yıkama

Yalnızca klorsuz, renkliler için olan çamaşır suyu ile yıkama
yapabilirsiniz. Klorlu çamaşır suyu kullanılmaz.


Çamaşır suyu kullanılamaz

Giysinizin renk hassaslığı çamaşır suyuna karşı dayanıklı olmağından
çamaşır suyu kullanmadan yıkamalısınız.



Kurutma





















































Kurutma makinesi, normal

En sıcak ısı ayarında kurutma makinesi kullanılabilir.


Kurutma makinesi, düşük ısı

Düşük derecede ısı ile kurutma makinesi kullanılabilir.


Kurutma makinesi, orta ısı

Orta derece ısı ile kurutma makinesi kullanılabilir.


Kurutma makinesi, yüksek ısı

Yüksek derece ısı ile kurutma makinesi kullanılabilir.


Kurutma makinesi, ısı yok

Sadece ısı olmadan (No-Heat) veya hava sirkülasyonu (Air Only) ayarında
bir kurutma makinesinde kurutulabilir.


Kurutma makinesi, ütü istemez

Kurutma makinesi yalnızca ütü istemez (Permanent Presss ) ayarında
kullanılabilir.


Kurutma makinesi, hafif

Kurutma makinesi yalnızca hassas ayarında kullanılabilir.


Makinede kurutulmaz

Kurutma makinesi kullanılamaz. Bu işaret genellikle başka bir kurutma
metodu ile birlikte bulunur.


Ä°pe asarak kurutma

Giysi nemli iken içerde veya dışarda, ipe veya başka biryere asılarak
kurutulur.


Sıkmadan kurutma

Giysinizi ıslakken ipe asarak, elle şekil vermeden ve düzeltmeden olduğu
gibi kurutmalısınız.


Sererek kurutma

Giysinizi yatay olarak sererek kurutmalısınız.


Gölgede kurutma

Giysinizi suyunu sıkmadan ve güneş ışığından koruyarak ipe asarak
kurutmalısınız.



Ütü
































Her sıcaklıkta buharlı veya buharsız ütü
kullanılabilir


İstenilen derecede, buharlı veya buharsız ütüleme yapılabilir.


Düşük ısıda ütü kullanılabilir.

Düşük ısı ayarında sadece 110 C'a kadar buharlı veya buharsız ütüleme
yapılabilir.


Orta ısıda ütü kullanılabilir.

Orta ısı ayarında sadece 150 C'a kadar buharlı veya buharsız ütüleme
yapılabilir.


Yüksek ısıda ütü kullanılabilir.

Yüksek ısı ayarında sadece 200 C'a kadar buharlı veya buharsız ütüleme
yapılabilir.


Buharlı ütü kullanılmaz.

Buharlı ütüleme giysiye zarar verebilir. Önerilen ısı ayarındada
buharsız ütü kullanılabilir.


Ütü yapılmaz.

Bir ütü ile düzeltme yapılamaz parça. Ütü kullanmayınız



Kuru
temizleme









































Sadece kuru temizleme

Kuru temizlemede herhangi bir çözücü, proses, nem ve ısı uygulanabilir.


Kuru temizleme, her türlü çözücü

Temizleyici özellik taşıyan tüm kimyasal maddeler kullanılabilir.
Genellikle doğru kuru temizleme yöntemi uygulaması için diğer
talimatlarla beraber kullanılır.


Kuru temizleme, yalnızca petrol bazlı çözücüler

Petrol ve türevleri kullanılan kuru temizleme işlemi uygulanabilir.


Kuru temizleme, trikloretilen hariç her türlü
çözücü


Trikloretilen dışındaki tüm temizleyici kimyasal maddeler güvenle
kullanılabilir.


Kuru temizleme, kısa program

A, P, veya F çözücüleriyle beraber kullanılabilir.


Kuru temizleme, düşük nem

A, P, veya F çözücüleriyle beraber kullanılabilir.


Kuru temizleme, düşük ısı

A, P, veya F çözücüleriyle beraber kullanılabilir.


Kuru temizleme, buharsız

A, P, veya F çözücüleriyle beraber kullanılabilir.


Kuru temizleme yapılamaz

Giysiye profesyonel temizleme yapılamaz.


Perşembe, Şubat 16, 2006

HAYATINIZI YAÅžIYORMUSUNUZ YOKSA SADECE SEYÄ°RCÄ°MÄ°SÄ°NÄ°Z?

Bana gelen çok hoş ve düşündürücü bir maili sizlerle paylaşmayı uygun buldum.Umarım sizler de benim kadar beğenirsiniz.

Hayatı biriktiremezsiniz;
ya her anını yaşayacaksınız,
ya da ziyan edeceksiniz.

AKÅžAMLARI NE YAPIYORSUNUZ?..
Dümdüz bir soru size: Akşamları evde ne yapıyorsunuz?

Koltuğa uzanıp, hiç tanımadığınız Amerikalı dedektiflerle, hiç
tanımadığınız Amerikalı haydutları mı kovalıyorsunuz?
Yoksa yerli dizilere kaptırıp hiç bilmediğiniz konaklarda yaşanan
hayatları mı seyrediyoruz?

Dört saat televizyon seyretmenin sekiz saat çalışmak kadar beyni yorduğunu
biliyor musunuz?

İki türlü hayat var:
1. YaÅŸanan hayat,
2. Seyredilen hayat,

Akşamlarınız televizyona kilitliyse, bilin ki,
hayatı sadece seyrediyorsunuz !

Akşamları evde ne yapıyorsunuz? Akşamlarınızı nasıl geçiriyorsunuz?
"Pek çoğu gibi biz de çekirdek çıtlatıp saatlerce televizyon izliyoruz"
diyorsanız,
durup bir düşünün lütfen;
dünyaya birkaç kez daha geleceğinize mi inanıyorsunuz?
Böyle bir şey olsaydı, şimdiki hayatımızın bir bölümünü ziyan etmek
şimdiki kadar acı sonuçlar doğurmayabilirdi belki.
Ne çare ki sadece bir hayatımız var.
Bu da maalesef, çok kısa.
Ortalama altmış yılın yirmi yılı uykuda geçiyor.
Kalan kırk yılın yirmi yılı çocukluk, eğitim, vesaire...
Son yirmi yılı da ziyan edersek, bize yaşanacak bir şey kalmaz.
Akşamlarınızı sadece televizyona veriyorsanız,
sayılı nefeslerinizden bir bölümünü çöpe atıyorsunuz demektir!
Çünkü televizyon izleyen kişi hayatta değildir, zira hiçbir şey
yapmamakta, hiçbir değer üretmemektedir; bu da bir anlamda yaşamamak
sayılır.

Ne mi yapmalı?..

1. Ailece kitap okuyun, sohbet edin:
Nasıl tanıştığınızı, ilk nerede görüştüğünüzü, sıkılıp sıkılmadığınızı,
nerede nasıl evlendiğinizi, nikah şahitlerinizi, düğününüzü anlatın
çocuklarınıza, onları hem dinleyin, hem de okumaya çalışın.
2. Gezin:
Gezmek için ille de bir maksat olması gerekmez, en büyük maksat hayatı
paylaşmaktır. Yakınsanız deniz kenarına inin, ayaklarınızı denize sokun ve
becerebiliyorsanız taş sektirme yarışına girin. Sonra da güneşin pembe
gülücükler saçarak batmasını seyredin. (İnanın televizyon
seyretmekten çok daha keyifli ve dinlendiricidir)
Ormanda hep birlikte yürüyün, ağaçlara isim takın, yol boyu açan
çiçekleri sevin ve çocuklarınıza bunlarla sevmeyi öğretin. (Ama bilin ki
hayat öğrenmek ve öğretmekten ibaret değildir. Dinlenmek, eğlenmek gibi
olgular da hayatın bir parçasıdır) Çocuklarınızla ilişkilerinizde asla
öğretmen tavrı takınmayın. Onlarla arkadaşlık etmek dünyanın en keyifli
iÅŸidir.

3. Akraba ve komşularla ilgi bağı kurun:
Onlara ya gidin, ya da onları size davet edin. Sohbetiniz televizyonsuz
olsun ki tadı çıksın. Birbirinizi gerçekten tanımaya çalışın. Bilirsiniz,
"Komşu komşunun külüne muhtaçtır."

4. Kültürel ve sanatsal etkinliklere katılın.
(Konferans, seminer, sergi, doğru sinema ve tiyatro) Hayatınızı biraz
olsun renklendirecek baÅŸka ÅŸeyler de bulabilirsiniz. Yeter ki isteyin. Bir
şeyi çok isterseniz, Allah sebebini halk eder ve çok istediğiniz şeye
ulaşırsınız. "Olmaz ki" diye düşünüp taleplerinizi ertelerseniz,hiçbir
yere ulaşamazsınız.


Aile bağlarının güçlenmesi, paylaşacak şeylerin çokluğuyla mümkündür. Ne
kadar çok şey paylaşırsanız aileniz o kadar güçlenecek, o kadar diri
duracak ve mutlu olacaktır.

Hatıra defterine televizyon dizilerini yazamazsınız. Oraya ancak
yaşadıklarınızı yazabilirsiniz.
Her gün bir şeyler yaşamalı ve bunları deftere geçirerek geleceğe tarih
düşürmelisiniz.

Bugün öyle bir hayat yaşayın ki, yarına da kalsın. Torunlarınıza filan
anlatacaklarınız olsun.


Ayrıca unutmayın ki ;
Hayatı biriktiremezsiniz;
ya her anını yaşayacaksınız,
ya da ziyan edeceksiniz.


Artık cevap gelsin:

Akşamları ne yapıyorsunuz?..

Yaşıyor musunuz, yoksa seyrediyor musunuz?

Pazartesi, Şubat 13, 2006

YARDIM ÇAĞRILARINA KULAK TIKAMAYIN...

Bana gelen maillerden gerçekten forward edilerek birçok kişiye iletilmesi gereken yardım maillerini aşağıda yayınlamak istedim.Böylece daha çok kişiye ulaşarak amacına daha bir yaklaşmış olacak.
1.BİLGİSAYARLI EĞİTİME DESTEK VERİN
Aşağıdaki Linke tıkladığınızda; 1 bilgisayar, 1 okula bağışlanıyor. Hangi sponsor firmanın hangi okula bilgisayar bağışladığını anında görebiliyorsunuz. Ben birkaç kere tıkladım her seferinde ayrı bir sponsor firma ve ayrı bir ile yapılan bağış görüntülendi.Bence deneyin.Belki bilgisayarsız bir okul sizin sayenizde bir bilgisayara kavuşur.
http://www.ntvmsnbc.com/modules/egitimedestek/



2.LÃœTFEN BU SESE KULAK VERÄ°N
Öncelikle herkese merhaba diyerek sözlerime başlıyorum ve bu maili okuduğunuz için de teşekkür ediyorum, bu maili okulumuz adına yazıyorum,Okulumuz Kütahya /Gediz ilçesinin Gölcük Köyünde bulunan bir ilköğretim okuludur Okulumuzun bina ve eğitim araçları bakımından birçok eksiği bulunmaktadır. Ayrıca taşımalı eğitim merkezidir ve taşımalı ve ihtiyaç sahibi öğrencilerimiz için de yardımlarınızı bekliyoruzAz-çok demeyip bir yardım da sizler yaparsanız,sizlerin küçük yardımları birleşerek okulumuz ve öğrencilerimiz için çok büyük faydalar sağlayacaktır,
Lütfen yardımlarıızı küçümsemeyin ve esirgemeyin ........
Hertürlü bilgi için tel:0 274 4242723
Cep tel:0 532 5153664
E-mail: golcukilkogretim@mynet.com
E-mail:
hiray@mynet.com
web:
www.gedizgolcuk.com (sayfamız şu anda yapım aşamasında)
TÃœM YARDIM YAPANLAR SÄ°TEMÄ°ZDE YAYINLANACAKTIR.

Bu yardım Kampanyası Gediz Kaymakamlığı'nın 30/01/2006 Tarih ve 120/241 Sayılı OLUR uyla düzenlenmektedir

3.PROTESTO EDÄ°N...
Bugün, Bordrum ve Gökova ormanlık arazilerinin bir kısmının turizme açılması ve o guzel doğanın yok edilmesi ile ilgili olarak15500 üzerinde protesto imzasına ulasildi, sizden de destege ihtiyacımız var, bu protestonun etkili olma ihtimali cok yüksek. Hızla büyüyen bu tepkiye katilalim
http://www.bodrumajans.com.tr/protesto/view.asp

4.VELÄ°M OLUR MUSUN?
http://www.velimolurmusun.org/
Kampanyada para yardımı yapılmamaktadır. Destek vermek istediğiniz çocuğun ihtiyaç listesine göre malzemeleri (kırtasiye, kıyafet vs) tedarik edip, bir paket hazırlamanız gerekmektedir. Seçtiğiniz çocuğa yollayacağınız destek paketi 5 gün içerisinde adresinizden Express Kargo tarafından alınıp, çocuğun bulunduğu ildeki kampanya merkezine ücretsiz olarak teslim edilecektir.
Şu ana kadar 896 çocuk bu siteden velisini bulmuştur. 891 çocuk ise hala bekliyor. Lütfen siz de bir çocuk seçin ve bu yazıyı tanıdıklarınıza iletin.
İyi çalışmalar.

Cumartesi, Şubat 11, 2006

4 Evrede kadın-4

Gençliğini doyasıya yaşayamayan orta yaş krizine giriyor

Doğurganlığını kaybeden, emekli olan, okul ya da evlilik nedeniyle çocukları evden ayrılan kadın kendini yalnız ve işe yaramaz hissediyor. Uzmanlar kadınların menopozdan neden korktuğunu şöyle özetliyor: “Yaş ortalamasının 55-60 olduğu yıllarda kadınlar, menopozdan birkaç yıl sonra yaşamını yitiriyordu. O dönemlerde menopoz ölümün habercisi gibi algılanıyordu. Günümüzde ise yaş ortalaması arttıkça menopoz kadınların orta yaş döneminde geçirdikleri bir süreç oldu. Ancak, anlamlar bu kadar hızla değişmiyor. Halen kadınların bilinçaltında menopozda ölüm endişesi yer alıyor.” Orta yaş krizi ve menopoz aynı döneme denk geliyor. Bazı kadınlar bu dönemi çok yoğun yaşıyor.

International Hospital’dan Psikiyatri Uzmanı Dr. Ali Ayas, kadınların orta yaş krizi hakkında merak ettiği soruları yanıtladı.
• Kadınlarda orta yaş krizi nasıl ortaya çıkar?

Orta yaşa gelindiğinde gelişme süreci durağanlaşmaya ve yavaş yavaş da gerilemeye başlar. Kemik ve iskelet yapısı orta yaşa kadar gelişirken bu yıllarda kadınlarda kemik erimesi şikayetleri başlayabilir. Duraklama belirtileri ve insanın sosyal hayattaki aktivitelerinin azalması orta yaşa bağlı sorunların ortaya çıkmasına neden olabilir. Genel olarak orta yaş krizi; kişinin bugüne dek yaptıklarını sorgulamaya başladığı, sosyal anlamda rolünün durağanlaştığı, toplumsal ve mesleki işlevlerini değerlendirdiği bir dönemdir. Çatışmalı duygular yaşandığı için bu dönem kriz adı ile anılır. Çocukluktan gençliğe geçişte yaşanan uyum sorunları bu dönemde de farklı bir biçimde yaşanır.
• Kimlerde kriz riski artıyor?

40’lı yaşlardan sonrası orta yaş olarak kabul edilebilir. Bu dönemdeki birçok kadın orta yaş krizini farklı yoğunlukta yaşar. Dış görünüşe fazla anlam yükleyen, genç kalmayı bir zorunluluk gibi algılayan kadınlarda bu süreç biraz daha sancılı yaşanır. Krizi yoğun yaşayan kadınlar; gençlik yıllarının değerini yeterince bilememiş, keyfini çıkaramamış veya tam olarak olgunlaşamamış kişiler olabilirler. Orta yaşa kadar istediklerini yerine getirememe, kariyerinde hedeflerine ulaşamama krizi tetikleyebilir.
• Orta yaş krizi hangi belirtilerle ortaya çıkar?

Belirtiler üç başlıkta incelenebilir. Cinselliğin kaybına ilişkin geliştirilen davranışlar; yaşla birlikte azalmaya veya durağanlaşmaya başlayan cinsel aktivite karamsarlığa neden olabilir. Cinsel rolüne aşırı anlam yükleyenler, cinsel faaliyetlerinde her hangi bir azalma olmadığı mesajını vermek isteyebilir. Bedene yönelik aşırı ilgi; orta yaşla birlikte daha sık görülen saç dökülmeleri, saçlarda beyazlamalar, kilo artışı, sarkma ve çatlaklar kadının moralini oldukça bozabilir. Bu belirtilere paralel olarak kadında bedenine yönelik daha yoğun bir ilgi başlayabilir. Kendi ihtiyaçlarına önem verme; bu dönemde kişi çocuk ve eşinden önce kendisini daha fazla düşünmeye başlayabilir. Planlarını öncelikli olarak kendisi belirlemek isteyebilir.
• Menopoz ile ilişkisi var mı?

Menopozda ateş basması, terleme, çarpıntı, nefes alamama hissi, göğüste daralma ve iç sıkıntısı gibi fiziksel belirtiler genelde ön plandadır. Orta yaş krizinde ise ön planda olan zihinsel ve duygusal karmaşalardır. Bazen aynı yaş grubunda oldukları için menopoz ve orta yaş krizi karıştırılabilir. O zaman yapılacak şey kadındaki hormon profiline bakmak ve jinekoloji konsültasyonu istemektir. Böylece kişinin menopozda olup olmadığı kesin olarak anlaşılabilir. Bazı kadınlar menopozu doğurganlıklarının kaybı olarak algılar. Bu olumsuz düşünce de orta yaş krizini tetikleyebilir.
• Hangi değişiklikler orta yaş krizinin habercisi?

Kendileri için daha fazla harcama yapmaya başlayabilirler. Özellikle yaşlanmayı geciktirici olduğu söylenen ürünlere daha fazla rağbet edebilirler. Ya da yaşlarına uygun görülen kıyafetlerin dışına çıkmaya çalışırlar, daha spor kıyafetleri tercih edebilirler.
• 40’lı yaşlardaki değişimi olgunlukla karşılayan kadınlar nasıl davranır?

Her yaş döneminin kendine has güzel yönlerinin olduğunu düşünür ve bu doğrultuda doyum sağlarlar. Bu kişiler dinç ve sağlıklı bir bedene sahip olmak için düzenli egzersizler yapabilirler, saçlarını boyatabilirler, saç ektirebilirler. Ancak yaşlanmaya karşı yoğun kaygı ve korku duymazlar.
* * *


Ağrılı cinsel ilişkiye karşı hormon tedavisi
• Menopoz nedir?

Kelime anlamı adet kanamalarının kesin olarak bitmesidir. Menopoz, yumurtalıkların hormon üretme fonskiyonlarının bitmesiyle oluşan bir süreçtir. Menopoza giriş yaşı dünya genelinde 45-53 yaş arasında değişir. Türkiye’de 46-48 yaş arası olarak saptanmıştır.
• Ne zaman doktora başvurmalı?

Menopoza giren her kadın şikayeti olmasa bile kemik kaybından korunmak ve cinsel hayatına devam etmek için doktora başvurmalı.
• Menopozda neden cinsel ilişki sırasında ağrı hissedilir?

Östrojen seviyelerinin menopozda düşmesi ile beraber vajinal incelmeye ve elastikiyet kaybına neden olur. Bu da vajinal kurulluğa sebep olur. Sonuçta cinsel birleşme rahatsız edici ağrılı hale dönüşür. Bu şikayete vajinal yanma, kaşıntı, akıntı bazen de kanama eklenebilir. Bu şikayetlerin giderilmesinde en etkin yöntem hormon tedavisidir.
• Neden hormon tedavisi öneriliyor?

Menopoz döneminde östrojen eksikliğine bağlı şikayetlerin tedavisinde günümüzde en sık hormon tedavisi tercih edilir. Bu dönemdeki yakınmalara karşı, idrar, cinsel ilişkiyle ilgili şikayetlerin, osteoporozun önlenmesi ve tedavisi amacıyla kullanılır.
• Nasıl uygulanır?

Hormon tedavisi rahmi olan kadınlarda östrojen ve progestinlerin kombine olarak verilmesiyle uygulanır. Rahmi ameliyatla alınmış kadınlarda ise sadece östrojen tedavisi yapılır. Hormon tedavisi ağız yoluyla, flaster, jel, sprey ya da vajinal olmak üzere çeşitli şekilde veriliyor.

Östrojen azalınca konsantrasyon sorunu artar

Menopoz döneminde östrojen hormonunun eksilmesine bağlı ortaya çıkan şikayetler:
• Terleme
• Sıcak basmaları
• Vajinal kanamalar
• Ağrılı adet görme
• Uykusuzluk
• Seksüel istekte artma ya da azalma
• İdrar problemleri
• Konsantrasyon eksikliği
• Tahammülsüzlük
• Baş ağrıları
• Ağlama nöbetleri
• Hafıza sorunları
• Depresyon
• Eklemler, göz, ağız, diş ve deride değişikler olur.

Cuma, Şubat 10, 2006

4 Evrede kadın-3

Doğum yapan her 10 kadından biri depresyonda

Doğum yapan her yüz kadından 10’u depresyona giriyor. Panik atak, depresyon gibi daha önce geçirilen psikiyatrik hastalıklar, istenmeyen gebelik ve evlilik krizleri doğum sonrası depresyon riskini artırıyor. Terapi İstanbul’dan Psikiyatri Uzmanı Dr. Gülcan Özer, doğum sonrası depresyon (Post- Natal Depresyon) hakkında merak edilen soruları yanıtladı:
• Hemen hemen her kadın doğumdan sonra duygusallaşıyor. Bu duygu yoğunluğu depresyonu mu işaret ediyor?

Doğum yapan her yüz 100 kadından 50’si annelik hüznü yaşıyor. Nedensiz ağlamalar, sinirlilik ve bebeğin sağlığına dair endişeler artıyor. Tedavi gerektirmeyen bu dönem yaklaşık 10 gün sürüyor. Geleneksel lohusalık dönemi, annelere destek olunması açısından çok önemli. Birinci derece yakınlarıyla bir arada olan anne, hem bebeğin bakımı ile ilgili destek almış oluyor hem de psiklojik olarak kendini güvende hissediyor.

Ä°LK ALTI HAFTA TEHLÄ°KELÄ°
• Doğum sonrası depresyon nasıl ortaya çıkar? Annelik hüznü ile arasındaki farklar neler?

Doğum sonrası depresyon ciddi bir tablodur. Daha önce depresyon geçirmemiş kadınların yüzde 10’unda, daha önceki doğumlarında bu sorunu yaşayanların yüzde 50’sinde, hayatlarının bir döneminde psikiyatrik problemi olanların yüzde 25’inde görülüyor. Genellikle ilk altı hafta içinde sinsi bir şekilde başlar. Bu şikayetleri olağan uyum tablosundan ayırt etmek çok önemli. Çünkü hamilelik aile için uyum gerektiren önemli bir dönemeçtir. Bu süreçte çeşitli zorluklar yaşanır. Depresyon şikayetleriyle uyum sorunlarının birbiriyle karıştırılmaması gerekir. Depresyon profesyonel yardım gerektirir. Doğum sonrası işle ve eşle ilişkiler değişiyor. Dalgalanmalar yaşanıyor. Ancak depresyona giren anne sorunlarla başa çıkamaz hale geliyor. Bir çözüm yolu arayışı içine bile giremiyor.

BEBEK DE RÄ°SK ALTINDA
• Hangi şikayetlere neden olur?

Depresyona giren yeni anne, fiziksel anlamda kendini oldukça yorgun hisseder. Nedensiz ağlamalar, sinirlilik, unutkanlık, çocuğa yeterince bakım veremeyeceği yönünde endişeleri vardır. Uyku ve yemek bozuklukları görülür. Eşiyle ilişkilerinde sorunlar ortaya çıkar.
• Annenin ruh hali bebeği nasıl etkiler?

Çocuğun ruhsal gelişimi için ilk bir yıl çok önemli. Depresyon yaşayan bir anne için ise sağlıklı bir ilişki yakalamak oldukça zor. Çocuğun fiziksel bakımı bir şekilde karşılanır ama ruhsal bakımda yeterli performans sağlanamayabilir. Yapılan araştırmalar, annesi doğum sonrası depresyon yaşayan çocukların gelecekte daha zor ilişki kurduğunu, kendilerine daha az güvendiklerini ve davranış problemleri yaşadığını gösteriyor. Annenin şikayetleri doğal hayatı bozucu özelikteyse doktora gidilmeli.
• İş ortamından uzaklaşmak depresyonu tetikliyor mu?

Çalışan kadın iş ortamından ve iş arkadaşlarından ayrıldığı için kendisini boşlukta hissedebilir. Ancak bu durum depresyonu tetiklemez. Doğumdan sonra mümkün olduğunca normal hayata dönmek gerekiyor. Bu uyum süreci ev kadını ve çalışan anne için değişebilir. Çocuğun bakımını sağlayacak destek unsuruna ihtiyaç duyulur. Kadınlar doğumdan sonra hayatı basamak basamak yeniden yapılandırmalı.

Hamileliğin son ayında panik atak riski artıyor

Psikiyatri Uzmanı Dr. Gülcan Özer, hamilelik dönemindeki ruhsal değişim hakkında bilgi verdi:
• Hangi faktörler hamilelikte ruhsal yaşamı etkiliyor?

Hayatının kontrolünü kaybetmekten endişe duyan, işini yaşamının merkezi haline getiren anne adaylarında hamilelik daha zor geçiyor. Hayat ne kadar olağan ritminde gidiyorsa hamilelik de o kadar sorunsuz devam ediyor.
• Aylara göre hangi şikayetler ortaya çıkıyor?

İlk üç ay; bulantı, kusma gibi fiziksel rahatsızlıklar ön planda. Bazılarında çok ciddi uyku artışı var. Bu dönemde çok ciddi psikolojik problemler görmüyoruz.

İkinci üç ay; fiziksel ve ruhsal açıdan hamileliğin en iyi geçtiği dönem. Son üç ay ise işler biraz daha zorlaşıyor. Bebeğin sağlığına dair annenin endişeleri artıyor. Fiziksel olarak da zorlanmaya başlar. Bu dönemde panik ataklar görebiliyoruz. Evlilikte rol değişimleri ortaya çıkar. Çift olmaktan, anne-baba olmaya doğru geçiş yaşanır. Psikolojik olarak daha dalgalı geçen bir süreçtir.
• Kilo almak anne adayının psikolojisini nasıl etkiliyor?

Kadınlar karnı şiştiği, elbiseleri üzerine olmadığı için depresyona girmiyor. Bu nedenle sadece kendilerini kötü hissedebilirler. Eş desteğiyle beğenildiğini hissetmek bu sorunun aşılmasını sağlıyor.
• Hamile kalmak için tedavi gören anne adayları neler yaşıyor?

Kısırlıkla mücadele eden çiftlerde takım ruhu gelişiyor. Ancak, mücadele süresi uzadıkça duyguların birbirleriyle paylaşmamaya başlıyorlar. Hamilelikle birlikte çocuğun sağlığına dair endişeler bu çiftlerde daha yüksek oluyor. Eğer gebelik sonlanırsa çok daha dramatik tablolar ortaya çıkıyor.

Unutkanlık ve iştahsızlık artıyor

Doğum sonrası depresyonu işaret eden belirtiler:
• Cinsel isteksizlik
• İştah bozukluğu
• Özgüvende azalma
• Konsantrasyon bozukluğu
• Suçluluk duygusu hissetme
• Unutkanlık
• Hayatın anlamını yitirmesi
• Sinirlilik
• Uyumakta zorlanma
• Duygusallık

YARIN: Menopozdaki ruhsal deÄŸiÅŸiklikler

Salı, Şubat 07, 2006

4 Evrede Kadın-2

Kadınlar yargılayıcı erkekler ‘benmerkezci’
Memory Center Nöropsikiyatri Merkezi Direktörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, iletişim kazalarının evliliği bitirdiğine dikkat çekiyor. Tarhan, kadınların evlilikten beklentilerine dair merak edilen soruları yanıtladı:
• Kadın ve erkek arasındaki farklılıklar ilişkiyi nasıl tetikliyor?

Erkek ve kadının sevgi dilinin farklı olması iletişim kazalarına neden oluyor. Erkekler duygularını anlatırken fiziksel teması fazla kullanmıyor. Bu cinsel yaşamda da sorunlara zemin hazırlıyor. Kadınlar cinsel anlamda dokunularak, erkekler ise görerek uyarılır. Erkekler kadına dokunmayı başaramadığı için kadınlar orgazm olamıyor. Kadınların en sık yaptığı hatalardan biri; erkekleri yargılayarak konuşmak. Erkekler de kadınlara oranla daha ‘benmerkezci’. Bencil erkekler eşine hediye alırken kendinin de işine yaramasını dikkate alıyor. Sorun çıktığında erkekler kabuğuna çekilmeyi kadınlarda ise konuşmak istiyor.
• Erkekler kadınlara oranla daha suskun. Eşiyle konuşmakta zorlanan kadınlar nasıl bir yol izlemeli?

Erkekler, zamanlama ve yaklaşım biçimi uygun ise konuşmaya başlarlar. Suçlanmadığını veya baskı altında olmadığını hissederse iletişim kurmaya başlar. Erkek geçici bir sessizlikten sonra kadına döndüğünde kadın onu suçlar ve eleştirirse, erkek gerçek duygularını bastırır ve iletişim bozulur. Cezalandırıldığını hisseden erkek geri dönmek istemez.
• Kıskançlık ilişkiyi nasıl etkiliyor?

Kıskanç tipler ilişkiyi çekilmez hale getirebilir. Kuşku ve kıskançlık fırtınasının arkasında genelde sevgi ve ilgi isteği yatar. Kıskançlık patlaması suçlamayı doğurur. Suçlama da kavgaya dönüşür. Gece uykuda eşini uyandırıp “Rüyanda kimi görüyordun?” diye soran eş, ilişkiye zarar verir. Amacı sevgiyi arttırmakken bu davranış amaca zarar vericidir.
• Mükemmeliyetçi olmak ilişkiyi yıpratır mı?

Herkesin çok başarılı olduğu bir aileden gelen veya mükemmeliyet duygusu yüksek olan bir kadın eşinin eksiklerine odaklanır. Sürekli onun başarısızlıklarını vurguladığından eşinin evi sığınak gibi görmesini engeller. Dürüst, çalışkan, şefkatli yönlerini göz ardı eder, parasının azlığından yakınır. Birçok evlilik bu yüzden yıkılmıştır. Erkekte güvensizlik ve yetersizlik, suçluluk duyguları oluşturan, tatmin edilemeyen kadın geçimsiz bilinir.
• Kendini kötü hisseden bir kadına erkekler nasıl davranmalı?

Kadın bir şeye üzüldüğünde erkek onun duygularını göz önüne almadan önerilerde bulunmaya başlar. Erkek bir şeye üzüldüğünde de kadın eleştirilerde bulunarak onun kendisini yetersiz hissetmesine sebep olur. Erkekler, hiçbir şey yapmasa bile dinleyerek kadınlara destek verebilir. Bir kadın da erkeğe çözüm önerisinde bulunmadan, sadece onu kabullenerek yardımcı olabilir.

Evlilikte tartışma kaçınılmaz

Fikir ayrılıklarının tartışmaya dönüşmesini engellemek elinizde. Uzman Psikolog Çiğdem Demirsoy, “Evlilik, farklı düşüncelere karşın ortak kararların alınmasını gerektiren durumlarla doludur” diyor. Demirsoy, tartışmayı önlemek için eşlerin alabileceği önlemleri şöyle sıralıyor:
• Evde herkesin nefes aldığı bir yer olmalı.
• Zevkler ortak olmayabilir, ısrarcı olmayın. Her şeyi birlikte yapmak zorunda değilsiniz.
• Karşı tarafa seçme hakkı, reddetme özgürlüğü tanıyın. “Hayır” cevabını kabul edebilirsiniz.
• Sürekli yapılması gerekeni hatırlatmak yerine yapılmış olanları görün. Eleştiride değil takdirde cömert olun.
• Huzurlu bir ortamın mükemmel bir ortamdan daha sağlıklı olduğunu unutmayın
• Haklı olduğunuzu ispat etmek için değil çözüm üretmek için konuşun
• Sözünü bitirmesine fırsat tanıyın.
• Her yeni tartışmada eski dosyaları açmayın.
• Onu karşı taraf olarak görmeyin
• Haksız olduğunuzda sen haklısın diyebilme olgunluğunu gösterin.
• Konuşmak her şeyi halledebilir. Ama her şeyi konuşarak halletmek zorunda değilsiniz.
• Sorunların hemen o an içinde çözümlemede ısrarcı olmayın.

Kıskanç mısınız? Test edin!

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, tarafından geliştirilen kıskançlık testi. Soruları, “Az, sıklıkla ya da çok sık” diyerek yanıtlayın:
• Kıskanç mıyım?

1- İlgi göremeyince kırılırım.

2- Kolay inanırım.

3- Hemen vazgeçebilirim.

4- Sık sık fikir değiştiririm.

5- Bana güven duyulmasını bilmek isterim.

6- Hep beÄŸenilmek isterim.

7- Abartılı tepki veririm.

8- Fark edilmeye çok önem veririm.

9- Sevdiğim kişinin başkasına ilgi göstermesi beni çok rahatsız eder.

10- Kıskançlığımı öfke biçiminde yansıtırım.

11- Kıskançlığımı küskünlük biçiminde yansıtırım.

12- Aldatılma korkum vardır.

13- Kıskandığım kişiyi övmek yerine onu incitirim.

14- Zaman zaman kuşku fırtınaları yaşarım.

15- Sevdiğim kişinin telefonla uzun konuşmasını ve birisiyle fazlaca ilgilenmesini sorun yaparım.

16- Sık sık sevilmediğim duygusunu yaşarım.

17- Eşimin bana olan ilgisinin azalması durumunda aldatıldığımı düşünürüm.

18- Eşim, her söylediğimi yapmazsa ondan kuşkulanmaya başlarım.

19- Beni kıskandıran kişinin kusurları ile çok uğraşırım.

20- Sorunlar karşısında, ‘suçun bir bölümü benim üzerimde’ diyemem.

DEĞERLENDİRME: Az: 1 puan, Sıklıkla: 2 puan, Çok sık: 3 puan

0 - 20 puan arası: Kıskançlığınız sağlıklı sınırlarda.

20 - 40 puan arası: Kendinizi eğitmelisiniz.

40 - 60 puan arası: Profesyonel yardım almalısınız.